İman’ın Bir Göstergesi; Sadakat
Allah’a sadık bir kul olmak kesinlikle taklidi yapılabilecek olan bir durum değildir. Çünkü Allah’a iman edebilmek ve Allah’ın rızasını kazanmak için, çok güçlü bir samimiyet göstermek, dünya hayatının geçici metalarından vazgeçebilmek, dünyanın zevklerinden Allah’ın hoşnutluğunu kazanabilmek için yüz çevirmek çok güçlü bir kararlılık gerektirir. Bu nedenle samimi müminlerin en önemli ve ayrıt edici özelliklerinden bir tanesi sadık olmalarıdır. Sahip oldukları bu özelliklerinden dolayı dünyadaki tüm çıkarlarından vazgeçerler, Allah’ın rızasını kazanma yolunda kendilerine isabet edecek olan zorluklara karşı sabır ve tevekkül gösterirler. İnsanoğlu böyle bir kararlılığı ve isteği, ancak Allah’a karşı duyduğu sevgi, saygı ve korku dolayısıyla gösterebilir. Dolayısıyla Yüce Rabbimiz’e duyulan sevgi ve korku ne kadar yüksek olursa, kişi Allah’a daha fazla yaklaşma imkanına sahip olacak ve insanın Allah’ın rızasını kazanma konusundaki kararlılığı ve isteği de katlanarak artacaktır.
İman edenlerin başlarına gelen sıkıntı ve zorluklar, onların Yüce Allah’a karşı sadık ve kararlı olup olmadıklarını gösteren bir imtihandır. Dolayısıyla bu anlar, iman edenler için çok büyük önem arz etmektedir. Müslümanlar zor bir durum ile karşılaştıklarında şöyle söylerler:
“…Bu, Allah’ın ve Resulünün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resulü doğru söylemiştir…” (Ahzap Suresi, 22)
Zorlu anlar, onların sabırlarını ve teslimiyetlerini gösterebilmek için çok önemli bir fırsattır. Yüce Rabbimiz, iman edenleri bu konu ile ilgili olarak şöyle övmüştür:
“Onlar sabredenler ve Rablerine tevekkül edenlerdir.” (Nahl Suresi, 42)
Hiç şüphesiz ki, iman edenler için çok önemli bir örnek teşkil eden Peygamber Efendimiz (sav), en zor anlarında dahi Yüce Allah’ın gücünü ve kendisine yardım edeceğini unutmamış ve her zaman O’na tevekkül etmiştir. Dolayısıyla salih müminler de, en zor görünen olaylarda Allah’ın rızasını kazanmaktaki azimlerini ve şevklerini kaybetmezler. Sonuçta Allah’ın rızasının en fazlasını kazanabilecekleri kararları alarak bunları uygularlar. Her durumda Allah’ın rızasını kazanmanın en hayırlısı olduğunun bilincinde oldukları için, Allah’ın emirlerine uymada son derece kararlı olurlar.
“…Oysa onlara evla (olan): İtaat ve maruf (güzel) sözdü. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah’a sadakat gösterselerdi, şüphesiz onlar için daha hayırlı olurdu.” (Muhammed Suresi, 20-21)
Eğer ki, insan çok güçlü bir Allah korkusuna ve sevgisine sahipse, bu, onun nefsinin isteklerini görmezden gelmesine vesile olacaktır. Kararsız kaldığı konularda Allah’ın rızasını kazanmanın her şeyden önemli olduğunu idrak edebilecek ve hataya düşmekten korunacaktır. Böylece kişi, ne derece zor durumda kalırsa kalsın, Yüce Allah’a karşı gösterdiği teslimiyetle nefsine ağır gelen her türlü olayın üstesinden kolaylıkla gelebilecektir.
Allah’a karşı sadık olmanın iman edenlere kazandırdığı bir başka özellik ise, birbirlerine karşı duydukları içten sevgi ve saygıdır. Çünkü iman eden insanların tek arzuları, Allah’a layık kullar olabilmektir. Ortak bir amaç uğruna çalışan bu insanların birbirlerine karşı duydukları sevgide en ufak bir çıkar beklentisi yoktur. Bu nedenle iman edenlerin aralarında Allah sevgisinden kaynaklanan tutkulu bir sevgi oluşmaktadır. Sahip oldukları bu sevgi ve saygı ile birbirlerinden güç alan müminler, Allah yolunda sürdürdükleri mücadelede şevklerine şevk katarlar. Kardeşler adeta Allah tarafından gönderilen birbirlerinin koruyucusu ve kollayıcısı görevini üstlenirler.
Mine Çakır